BIY

17 Mart 2010 Çarşamba

TÜM BEŞİKTAŞ'LILARA ÇAĞRI

Evet Beşiktaş üzerinde yıllardır devam eden oyunlar planlı programlı bir şekilde devam ediyor. Fenerbahçe ve Galatasaray sistemin ana unsuru diğerleri de tamamlayıcısıymış gibi futbol yönetiliyor. Hazırladığım analiz bunu çok açık bir şekilde ortaya koyuyor.

Aslında hiç bir açıklama yapılmadan sadece analiz yayınlansa bile neyin ne olduğunu ve ne yapılmaya çalışıldığını futboldan anlamayan bir insan bile anlar.

Takımların maçlarını oynadığı günlerin analizi (programı açıklanan 28'inci hafta dahil)


Beşiktaş
Cuma = 8
Cumartesi = 13
Pazar = 3
Pazartesi = 2


Fenerbahçe
Cuma = 1
Cumartesi = 8
Pazar = 16
Pazartesi = 2

Galatasaray
Cuma = 2
Cumartesi = 3
Pazar = 18
Pazartesi = 4

Beşiktaş'ın Pazar günü oynadığı 3 maçın 2'si deplasman ve 1'i de Galatasaray derbisi, yani Galatasaray'ın kontejyanından oynamışız onu da! Lig bitecek ama Beşiktaş'a Pazar günü kendi evinde hiç maç oynatılmamış? Yazıklar olsun!

Şampiyonlar ligi ve UEFA maçlarını bahane olarak öne sürecekler için bu ay'ın programı şöyle: Çarşamba tehir maçı Belediye ile, Pazartesi-Denizlispor, Cuma-Kasımpaşa, Cumartesi-Eskişehirspor yine Cuma-Ankaragücü. Kulübün ismini Cumaspor, Haftaiçispor olarak değiştirelim bari de içleri rahat etsin! Final haftalarına gelinmiş, biraz olsun adeletli dağılım yapın bari. Ama nerde?

Bu analizi inceledikten sonra, bu dağılım oluşmasına ne olursa olsun aslında izin vermemesi gereken Yönetim başta olmak üzere tüm Beşiktaş'lıları ;

Beşiktaş'ın ne kadar büyük bir kulüp olduğunun,
Tv'de yayın boşluklarını ve günleri dolduran kulüp olmayacağının,
En önemlisi taraftarından koparılamayacağının,

anlaşılmasını sağlamak için göreve davet ediyorum.

Not: Konu hakkında yazılarım devam edecek...

6 Mart 2010 Cumartesi

Çomak Sokmak

Artık puan kaybının telafi edilemeyeceği haftalara girdik. Kayserispor maçı bu anlamda çok ama çok önemli bir maçtı. Mustafa Denizli belkide bunun korkusu ile kumar oynadı. Şansının da yaver gitmesi ile kazandı. Ancak bu kazanılan maç kesinlikle doğru budur havasına sokmamalı Hocayı.



Skor yazarlığı yapmayıp gerçekleri, desti kırılmadan yazalım biz yinede. Çünkü basında yine Mustafa Hoca göklere çıkartılıyor.



Kontrollü oynak adına Toraman'ı ön liberoda kullanmak yerine Hoca Necip'i kullanmış olsa hadi bir şekilde olabilir diyebilirdik. Ancak Toraman'ında önlibero oynadığı bu kadro çok riski bir kadroydu. Çünkü oraya Toraman girince hem pas trafiği bozuluyor hem de Toraman'a güvenip Ersnt ve Fink arkalarını toplamıyorlar. Düzgün çalışan düzene kendimiz çomak sokmuş oluyoruz bir yerde.



Orta sahayı tabii ki güçlü tutmamız lazım ancak bu orada stoper oynatarak, sağ bekte stoper oynatarak olmaz. Daha doğrusu her zaman olmaz. Maçın başında atılan gol Beşiktaş'ın kalesinde olsa ne olacaktı? sorusuna verilecek sağlıklı cevaplar aslında herşeyi açıklıyor.



Futbolun artık herkes tarafından bilinen basit bir kuralı var: Biliyoruz ki savunma ağırlıklı oynayan takımların gol yeme riski daha fazla. (Ki Beşiktaş genelde bu golleri yiyiyor). Onun için topa daha fazla hakim olmaya çalışmalı, daha çok pas yapmalı ve topu daha çok ileri de tutmalı çalışmalı.



Yine oyuncu değişikliklerinde geç kalındı. Tabata'ta iyi oynamaya başaladığı için resmen cezalandırılıyor. Maçta skor avantajı ele geçirdikten sonra ikinciye yarıya girerken niye Tello ile değiştirilmez anlamıyorum. Hazır açık alan var, bul üçüncü golü rahatla. Kayseri golü 60'larda bulsa nasıl çıkacaktı 90 dakika.



No olur artık şansa bırakmayalım maçların sonucunu, doğru kadro ve doğru oyuncu değişiklikleri ile şampiyonluğa emin adımlarla ilerleyim.



Bu kadro şampiyon olamazsa çok yazık olacak çünkü.