BIY

22 Ağustos 2010 Pazar

Nazar Boncuğu

Bu kadar çok gündemde kalınca, bu kadar çok yıldız alınca ister istemez insanların gözü kalacaktı. Q7, Guti, Robinho derken göze geldik, bu karşılaşmada kem gözlerden korunmak için “Nazar Boncuğu” olsun.

Şaka bir yana güzel ve güneşli günler görebilmek için bu karşılaşma; yönetim ve teknik kadroya da “Ders Boncuğu” olmuştur umarız.

“Bir zincir en zayıf halkasının gücü oranında güçlüdür” bu sözü transferin son günlerinde sabah, öğle, akşam akıllarına getirmeleri gerekir.

Şu ana kadar yapılan transferler -Hilbert hariç- çok doğru tercihlerdi. Son hamleleri de doğru yaparsak iyi bir takım olma yolunda emin adımlarla ilerleriz. Emin adımlarla ilerleriz diyorum çünkü bunun için belki de 1 yıl sabretmek gerekecek. Bu sezon bölgeler arasında bayağı uçurum oluştu. Bir transfer sezonunda tüm ihtiyaçları gidermek mümkün olmayabiliyor. Önümüzdeki sezon başında eksik bölgelere (sağ-sol bek, ön libero, sağ kanat, forvet) yapılan transferlerle kalıcı başarılara yelken açılabilir.

Şampiyon olabilmek için tüm hatlarının güçlü olduğu bir takım kurmak gerekir. Yoksa alınan yıldızlarla dengesizlikler takımı yaratarak, hayal ettiğimiz başarıları sadece rüyalarımızda görürüz. Yani Robinho’nun alınması kadro yapısı olarak bütün dengeleri altüst edecektir. (Ekonomik dengelere değinmiyorum çünkü denge veya ekonomi diye bir şey zaten kalmadı artık.) Burada acil ihtiyaç duyulan transfer forvet’tir. Sonra ön libero, sağ kanat, sonra da sağ-sol bek’tir. Robinho sağ veya sol kanat oyuncusu olur bu takımda yani Q7’nin ters kanadında. 4-3-3’te. Çok net görülüyor ki bu da bizim şuan ihtiyacımız olan bir şey değil.

Bu transfere taraftar için de ihtiyaç yok. Çünkü Q7 ve Guti ile taraftarda zaten istenilen heyecan yaratıldı. Stat doluyor, formalar ve kombineler satıyor. Hatta Kartal yuvalarında forma yok, 2 haftadır forma bulamıyoruz. (Ürün satma pazarını yönetmek içinde hazır ve profesyonel olmak lazım ancak görülüyor ki değiliz.) Stadın kapasitesi de belli. Daha ne kadar kombine satılabilir. Sanki stadımız 50 bin kişilik. Bitirin yeni stadı o zaman 2 tane değil 5 tane yıldız alın. Yani kombine içinde, forma satışı içinde, stadı doldurmak içinde Robinho’ya ihtiyaç yok.

Maça gelirsek; Schuster’e Türkiye ligini Finlandiya, Norveç vb. liglerle karıştırmaması için çok iyi telkinde bulunulmalı. Tayfur Hoca’yı tribünden daha iyi analiz yapsın diye yukarı gönderdi ama sanki Hoca Türkiye ligini tanıması için kendisi çıksa daha iyi olacak. Bu yanlış’tan bir an önce dönülmeli, Tayfur Hoca veya başta bir Türk hoca Schuster’in yanına gönderilmeli.

Kadroları görünce bu gecenin hüzünle bitebileceğinin şimşeği eminim ki tüm taraftarların kafasında çakmıştır. Viktoria Plzen maçında hatasını görüp ikinci yarı Necip’i alıp oyunu dengelemişti, bu maçta da nasıl olsa ikinci yarıda hatadan döner dedik ama hatada ısrar ettiğini görünce şüphe ortadan kalktı ve biz akşam yeniliriz dedik. Aynen öyle de oldu. Hatta Belediye Beşiktaş’ın yaptığı saçma ofsayt taktiğine orta çizgiden adam çıkarmayı akıl edebilse daha kötü bir sonuçla da karşılaşabilirdik.

Ernst hiçbir karşılaşmada yalnız oynatılmamalı, Guti ile oynarken hadi denenebilir belki ama diğer durumlarda akla bir getirilmemeli. Takım 11’ini yazarken Ersnt’in yanına Necip yazılmalı ondan sonra kadro oluşturulmalı. Bu maçta gösterdi ki uzun lig maratonu ve kupa maçlarında bu ikili bize yetmez. Yerli veya yabancı takviye yapılmalı, yapılamazsa Fink kesinlikle gönderilmemeli. Delgado ve Tabata arasındaki tercih artık doğru veya yanlış yapılmalı. İkisi birden takımda tutmak bölgelerdeki alternatif dağılımını etkiliyor.

Erhan mecbur kalınmadıkça kadroya alınmamalı. Zincir’in sağlamlığı burada işte ortada: bir tarafta Q7 bir tarafta Erhan. Böyle olunca da senin zincirin Erhan kadar güçlü oluyor işte. Rıdvan gelene kadar burada Ekrem ve Toraman kullanılmalı. Hilbert çok net görülüyor ki kanat oyuncusu değil illa ki oynatılması gerekiyorsa sağ bek’te denenmeli. Ersan kadroda sırıtmadı, ligde ofans kontenjanını açmak için kullanılabilir gibi gözüktü.