BIY

20 Eylül 2010 Pazartesi

Schuster Böyle İstedi?

Çok rahat kazanacağımız bir karşılaşmayı zora sokmanın mantığı nedir acaba? Doğru tercihler yapılmış olsaydı bunun gerçekleşeceğinin en güzel kanıtı da ilk 25 dakika.

Bu süreçte Nobre yerine Bobo, Nihat yerine Tabata veya Holosko (18'de bile yok), Aurelio yerine Necip, Hakan yerine Cenk olsaydı iddia ediyorum bu durumdaki Fenerbahçe ile 10 maç yapılsa 8’ini Beşiktaş alır 2’si de berabere biterdi.

Kontrol bizde top bizde ama Guti’nin attığı ve atacağı toplara koşacak golü atacak oyuncular sahada değil. Maçın başında Guti’nin attığı topta Nobre yerine Bobo olsa gol veya penaltı-kırmızı kart olurdu. Golümüzde zaten Guti ve pasına doğru düzgün koşu yapan Bobo oyunu ile geldi. Her şey bir yana Bobo ve Cenk ile maça başlanılmaması affedilir gibi değil.

Hakan’a çok geçmiş olsun ve en kısa zamanda sağlığına kavuşması dilerimi gönderiyor, Schuster’in de Hakan’ın son tercih olması gerektiğini artık anladığını da umut ediyorum. Yenilen gol maçın ikinci kırılma anı oldu. Fenerbahçe’nin tek şansı yan toplar ve biz kalede yan top özürlüsü Hakan’la başlıyoruz. Olacak iş değil. Kaleci hata yapar tabii ki ona lafımız yok ama Hakan’ın yenilen golde topa çıkışını izlerseniz ne demek istediğimi anlarsınız. Aslında Hakan’ın sakatlanıp Cenk’in girmesi de şansızlık gibi gözükse de Beşiktaş için şans oldu.

Schuster’in oyuncuları tam olarak tanımadığını maç kadrosundan sonra Ekrem sakatlanınca bir kez daha görmüş olduk. Burada yapılacak en iyi tercih yabancı kontenjan sorunu da yokken Hilbert’in sağ beke geçmesiydi. Avrupa maçındaki performansı tartışılır belki ama daha önce Stuttgart’ta çok kez oynadığı bir pozisyon burası. Niye hiç denenmiyor zaten anlamıyordum ama Ekrem sakatlanınca kullanılmaması akıl alacak gibi değil. Bu durumda da kullanılmayacaksa yabancı kontenjanını boşuna işgal etmesinler ve devre arasında iyi bir oyuncu alınsın.

Diğer alternatifler de Aurelio’nun sağ beke alınarak Necip’in orta alana alınması veya Toraman’ın o bölgeye alınarak Adem’in stoper’e kaydırılmasıydı. Ama hayatında ilk defa sağ bek oynayacak bir adamı gidip sağ beke aldı. İbrahim Üzülmez her türlü saygı duyulacak bir adam gerçekten elinden geldiğince yapmaya çalıştı ama bu yapılan hatalı değişikliği eleştirmemize engel olamaz.

İsmail’den çok şey bekliyoruz ama olmuyor bir türlü. Defans yapmayı beceremiyor bir türlü. 1,5 senedir Üzülmez’i seyrediyor beraber idman yapıyor. Ya insan nasıl hiçbir şey öğrenmez. Üzülmez’in jübile yapmadan Beşiktaş’a yapacağı en büyük katkılardan bir tanesi de İsmail’e defans yapmasını öğretmek olacaktır.

Nihat’ın çok iyi bir psikolog ile en kısa zamanda terapiye başlaması gerekiyor. 70-80’ler de ciddi baskı yokken sağ açıkta taç çizgisinin orada topa vuramayarak yere düştüğü an çaresizliğinin ve bitmişliğinin resmiydi. Kendisi profesyonel destek almayı akıl edemiyorsa yönetimin bunu sağlaması lazım. Yönetimin işi sadece milyon euro’lar vererek oyuncu almak değildir. Aldığı oyuncudan da en iyi şekilde faydalanmak için de ne gerekiyorsa yapması gerekir.

Guti ve Quaresma’yı izlemek gerçekten çok büyük bir keyif. Umarım artık transferler bu şekilde devam eder. Oyuncu almak için oyuncu almak yerine az ama öz oyuncu alarak bir-iki sene içinde çok daha iyi bir takım olabiliriz.

Oyuncuların atmosfer ve saha zemini kontrolü için ilk sahaya çıktıklarında (11’ler açıklanmadan) Necip’in yüzünü gördüğümde 11’de olmadığını yüz ifadesinden anladım. Ne kadar çok üzgün olduğu ve hayal kırıklığı yaşadığı (Cenk içinde geçerli) net bir şekilde görülüyordu. Maçın berabere bitmesi kadar bu sahneyi görmekte moral bozucuydu.
Schuster Aurelio’yu oynatacağım diye inşallah Beşiktaş’ın geleceği ile oynama devam etmez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder