BIY

13 Ocak 2010 Çarşamba

Duran TOP

Bırakın Türkiye'yi Dünya'da duran topları bu kadar anlamsız ve etkisiz kullanan takım var mı acaba? Bıktık artık sürekli aynı yere top kesilmesinden, hiç bir alternatif
üretilmemesinden.

Atamıyorsun bir de üstüne kornerden adam paylaşamayıp, gol yiyorsun. Hem de maç boyu tek korner kullanan takımdan. Peki sen kaç korner kullanmışsın ON, bir de en az onbeş defa serbest vuruş. Sonuç SIFIR. Yazık çok yazık.

Tello'ya şu soruyu sormak istiyorum. Sen mi gerçekten bu kadar beceriksizsin, yoksa sana duran topları aynı şekilde attıranlar mı? Gerçi bir insan beceriksiz olsa tüm maçlarda onlarca duran topu aynı yere atamaz! Diğer oyuncularda kullandığında (Nihat vb.) aynı yere atıyor zaten. Demek ki birileri bu şekilde atmasını istiyor!

Aynı beceriksizlik taç atışlarında da var. Elimizle bile bir topu rakiplere veriyorsak daha ne yazmak gerek bilemiyorum.

İbrahim Kaş, Uğur İnceman, Ramazan ve son 15-30 dakika harici Yusuf bu takımın oyuncuları değiller. Yenilen gollere bakın başrollerde hep bu oyuncular var. İlk gol Uğur adama eskortluk yapıyor, Ramazan da kararsızlık ile arada kalıyor. İkinci gol de sol kanattan ceza sahasına gelen ortaya Ramazan boşa çıkıyor, anlamsız bir gol daha. Üçüncü gol de İbrahim Kaş her zaman ki gibi dağınık, kontrolsüz müdahale de bulunuyor ve penaltı.

Tesadüfen pozisyon hatası falan değil bu örnekler, her maç aynı şeyleri yaptıkları için yazıyorum. Beşiktaş gibi bir takımda oynayan oyuncuların kapasitesi maalesef işte bu.

Futbol da orta sahaya hakim değilsen, bloklarının orası kopuksa başarılı olamazsın. Gol atabilmek için de hücüm organizasyonuna yoksa asist yapacak oyuncuya ihtiyaç var.
Beşiktaş'ta hangisi var?

Çıkan oyuncularla takım 4-2-4 oynuyor, hatta Uğur'u da saymazsak 4-1-4. Yani Orta saha yok, bloklar kopuk. Gol atabilmek için organizasyon yok, asist yapacak oyuncu da yok. Duran toptan atma şansın pardon yeteneğin, becerin zaten yok.

Bunların üstüne oyuncu değişiklikleri evlere şenlik. Mücadele gereken maçta güçsüz, kırık tedirginliği olan ve açık alanda iyi oynayan Holosko oyuna giriyor, sanki 3-1 öndeymişsin gibi. Pozisyona girme ve asist sıkıntın varken de Nobre giriyor.

Hepsinden daha önemli olan da bir takım bu kadar ruhsuz nasıl olur? Takım tabii ki maç kaybedecektir, sorunumuz maç kaybetmesi değil. Sorun; mücadele etmemesi, kimliksiz, ruhsuz bir şekilde 90 dakikayı tamamlaması yani yeniliyor olmasına rağmen direniş gösterememesi. İşte bu kabul edilecek bir şey değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder